Son zamanlarda, siber güvenlik ile ilgili pek çok şey dillendirilmeye başladı. Bunlar verilerimize devlet tarafından erişileceği, terörü tespit etmek amacıyla kişisel verilerimizin kullanılacağı yönündeydi.
Bu konuyla ilgili zaten diyecek bir şey yok. Birileri devlet dilinde kompozisyon yazıp paylaşıyor. Peki sorun ne? Her ne kadar bizim ülkemizde olmasada, tüm bilgilerimize başka ülkelerin erişmesine izin veriyoruz. Hemde isteyerek. Hani o okumadan kabul ettiğimiz 20 sayfalık kullanım koşulları var ya! İşte onlar. Oradaki her madde, hukuki nitelik taşıyor, tabi kağıt üzerinde.
PEKİ VERİLERİMİZİ NASIL VERİYORUZ?
Facebook’a kayıt olduğunuz günü hatırlıyor musunuz? Doğrulama için internetten gönderdiğiniz kimlik kopyanızı hatırlıyor musunuz? Twitter’da her türlü görüşlerinizi paylaştığınızı hatırlıyor musunuz? Nerede oturduğunuzu, ne yediğinizi, nerede piknik yaptığınızı Facebook, Instagram, Twitter gibi yerlerde paylaştığınızı hatırlıyor musunuz?
Hatırlamıyorsanız hatırlatmış olduk. İşte bilgilerinizi isteyerek verdiğinizin YASAL kanıtı. Üstelik yarın, Facebook’un hack’leniceğine, Twitter’ın verilerinizi satmayacağınada garanti veremezsiniz.
Yani kendi elinizle verdiğiniz bilgiler için başkasına sorumluluk yükleyemezsiniz. Bilgilerinizin güvenliğinden siz sorumlusunuz. Her şey olması gerektiği gibi, ve yasal.
Dananın kuyruğu işte burada kopuyor. Virüsleri yazan biz değiliz, bilgilerimizi sızdırın diyen biz değiliz, Facebook’u, Twitter’ı kuran biz değiliz. Peki neden biz ssorumlu tutuluyoruz? Çünkü bu hukuki sözleşmede, herşeyden sizin sorumlu olduğunuz yazıyor. Konumunuzu açıp evden dışarı çıkıyorsunuz, ve konum bilgileriniz Whatsapp, Facebook gibi uygulamalar tarafından toplanıyor. Yani siz Whatsapp’ta konum paylaştığınızda anında buluyor ya! İşte bunun nedeni, konumunuzun önceden bilinmesi. Konumunuz açık olmasa bile, Google nerede olduğunuzu bulabiliyor. Çok fantastik değil mi?
Ama onlar için sorun yok. Nasıl olsa bilgilerimizi biz veriyoruz.
Google’da alacağınız telefon için araştırma yapıyorsunuz. Bir süre ara vereyim, haber okuyayım dediniz, ve haber sitesinde “İphone X 3499TL’den başlayan fiyatlarla xyz.com’da.” Yazısını gördünüz. Belki şaşırıyorsunuz, bu nasıl oldu? Hatırlasana, Google’a İphone X araması yapmıştın ve fiyatlara bakıyordun, Google ise sen reklama tıkla (Kibar dil ile işine yarayacak reklamlar) diye bunu sana gösterdi. İşte arama yaparken kabul ettiğin koşullardan birisi bu.
Dur bak biraz daha şaşırtayım sizi, Google Fotoğraflar uygulamasındaki Otomatik kategorilenndirme özelliği yapay zeka sayesinde çalışıyor. İçinde araba, kedi resimleri olan fotoğrafları otomatik olarak kategorilere ayırıyor. Güzel bir özellik gibi görünüyor öyle değil mi?
Aslında o kadarda güzel değil. Teknoloji kolaylaştıkça, kişisel bilgilerimizin güvenliğide azalmaya başladı. Şuana kadar kaç siteye E-Posta ile kayıt olduğunuzu düşünün. Kaç tane mobil uygulamaya konum, kişi, fotoğraf ve dosya erişim izni verdiğinizi düşünün. Dosyaları, hangi bulut sunucularında sakladığınızı düşünün. Kişisel verilerimiz ne kadar güvendeymiş öyle değil mi?
Peki tahminler tutarda yapay zeka tarafından bilgilerimiz kullanılırsa? Dert etmeyin, yakında bu sorundan kurtulacağız, çünkü elimizle teslim ettiğimiz kimliklerin yerini başka şeyler alacak, yüz, göz, parmak tarama gibi. Düşünseneze parmağınızdan kimlik tespiti yapıldığını? 1 dakika, bir sorunumuz var. Parmak izi güvenliğimiz ne olacak? Parmak izi bilgimizi elimizle firmalara veriyoruz, ve gene kullanım koşullarını okumadan.
İşte kişisel güvenliğimizin son 20 yılda geldiği nokta. Bu, yalnızca basit bir özet makalesiydi. Yakında daha çok detayla karşınızda olacağız.