1. Anasayfa
  2. Otomotiv

Akıllı Telefon ve Teknoloji Üreticileri Neden Otomobil Pazarına Girmek İstiyor?

Bu yazımda, akıllı telefon ve teknoloji üreticilerinin elektrikli otomobil pazarına girişini uzun bir yolculuk ile ele alıyoruz. Otomobil deyince dün aklımıza ne geliyordu, bugün ne geliyor? Teknoloji şirketleri, neden elektrikli otomobil pazarına girmek istiyor, daha önce neden otomobil sektörüne girme girişiminde bulunmamış olabilirler? Sizler için tüm gözlemlerimi bu yazıda paylaşıyorum. İyi okumalar...

Akıllı Telefon ve Teknoloji Üreticileri Neden Otomobil Pazarına Girmek İstiyor?
0

Akıllı telefon ve teknoloji üreticileri neden otomobil pazarına girmek istiyor? Eminim birçoğumuz, Apple’ın, Huawei’nin, ve hatta Xiaomi’nin elektrikli otomobil işine yaptıkları yatırımlardan sonra bu soruyu sormuştur. Hatta belki cevaplayanlar da olmuştur kendince. Bu yazımda, bahsi geçen soruya kendi cevaplarımı verecek ve sizlerin de bir bakış açısı edinmenize katkı sağlamaya çalışacağım.

Her şeyden önce aslında şu soruyu sormak lazım, “otomobil” deyince bundan 10 yıl önce aklımıza ne geliyordu, bugün ne geliyor? Çünkü internet ve hemen ardından gelen akıllı cihazlar çağıyla birlikte, bu sektörde de birçok değişiklik gördük. İşin içine bir de elektrikli otomobiller girince, bugüne kadar piyasada adlarını çok sık duyduğumuz üreticilerin yanı sıra, ana işi teknoloji olan şirketlerin de bir şeyler deneyeceğini ya tahmin ettik ya da sızıntılarını aldık. Şimdi bir soruyu cevaplandırma zamanı, Akıllı Telefon ve Teknoloji Üreticileri Neden Otomobil Pazarına Girmek İstiyor? 

Bu İçerikte Ne Var?

Otomobil deyince dün ve bugün

Merak etmeyin, bu soruyu cevaplarken sizi arabanın ilk ortaya çıktığı güne götürmeyeceğiz. Sadece biraz hayal edecek ve düşüneceğiz. 

Bundan 20 sene önce, akıllı telefon ve elektrikli otomobil dediğimiz şeyler henüz yoktu. Otomobiller, temel amaçlarını yerine getiriyor, sizlerin bir yerden başka bir yere kolaylıkla gitmesini sağlıyordu. Hatta uzun bir süre tek fonksiyonları buydu.

Daha sonra, akıllı telefonlardan önce arabalarda, çeşitli bilgilerin takip edilebildiği bilgi ekranlarını görmeye başladık. Dün bir araba, bizim için sadece bir yerden bir yere gittiğimiz bir araç iken, artık bize kendisi hakkında bilgi veriyor ve bu sayede birtakım sorunları önceden görebiliyorduk. 

Diyelim benzininiz azaldı veya hız sınırını aştınız, bunları, artık çok rahat bir şekilde takip edebilir hale geldiniz.

Akıllı telefonların yaygınlaşması ve insanların bilgi ve eğlenceye daha çok önem vermeye başlamasıyla birlikte, araçlarda artık, multimedya ekranlarını da görmeye başladık. Önceleri sadece FM radyo dinleyebildiğimiz ya da telefonumuzun sesini aktarabildiğimiz araçlar, artık bu özellikleri kendi ekranları üzerinden kontrol edebilmemize imkan sağladı. Örneğin, güncel birçok araçta, eğer telefonunuz Bluetooth ile arabaya bağlıysa aramaları multimedya ekranı üzerinden gerçekleştirebiliyor veya gelen aramaları yanıtlayabiliyorsunuz.

Bir de gelişen mobil işletim sistemleri, üreticilerin aklına sanıyoruz “otomobil ve akıllı telefon entegrasyonu” diye bir şey soktu ve bu düşünce, Google tarafında Android Auto, Apple tarafında ise CarPlay isimli 2 hizmetin doğuşunu sağladı.

Tabii otomobiller, tüm bu süreçlerde gelişmeye devam etti ve araçta her hangi bir güvenlik sorunu olduğunda bizi uyarma, geliştirilen sanal asistanlarla araçla ilgili çeşitli işlevleri kontrol etme gibi pek çok özelliğe sahip oldular. Hem akıllı telefonlarla etkileşim, hem de araçların sunduğu yazılımsal ve donanımsal özellikler o kadar gelişti ki, bu, otomobil deyince aklımıza gelen tek cümleyi “bir yere gidip geliyoruz” değiştirdi. Gelişen teknolojiyle otomobiller, bir binek araçtan daha çok, bir yol arkadaşı haline geldiler. 

Düşünün ki, artık arabanız ve telefonunuz sayesinde, hiç bilmediğiniz ve bulmak için saatlerinizi harcayacağınız bir yere giderken, Google Haritalar’dan navigasyon başlatabiliyor, sevdiğiniz müzikleri, her hangi bir kısıtlama olmaksızın arabanız üzerinden dinleyebiliyor, aramalarınızı, mesajlaşmalarınızı ve hatta WhatsApp’ınızı bile kontrol edebiliyorsunuz. Arabanızın sunduğu ek donanımlar sayesinde sizi bekleyen risklerden daha önceden haberiniz olabiliyor, bunun yanı sıra aracınız, sizi korumak için yüksek hızlara çıkmanızı engellemek gibi çeşitli önlemler de alabiliyor. Tüm bunlar, yolculuk sırasında Dünya ile olan bağlantınızı korumanıza ve aynı zamanda daha güvenilir bir yolculuk yapmanıza imkan sağlıyor. Dün aracınızla ilgili sorunları öğrenmek için sürekli bakım yaptırmanız gerekiyordu, bugün size kendisini anlatan bir ürünle karşı karşıyasınız. 

Bu başlığı okuduktan sonra, en baştaki soruyu tekrar kendimize soralım, “otomobil” deyince bundan 10 yıl önce aklımıza ne geliyordu, bugün ne geliyor? Evet, cevap çok basit, artık onlar sadece otomobil değil, akıllı yol arkadaşımız :).

Peki, akıllı telefon ve teknoloji üreticileri neden otomobil pazarına girmek istiyor?

Evet, artık asıl sorumuzun cevabına geçebiliriz. Düşündüğümüzde, aslında ilk başlıkta belirttiğim bazı hususların, akıllı cihaz üreticilerini bu pazara yönlendirdiğini anlamak, bence çok zor olmayacaktır.

Sebep 1: Otomobilleri de ekosistem ürünlerinin bir parçası haline getirmek

Yukarıda otomobiller için ne dedik, artık bizlerin, akıllı yol arkadaşı. Peki bugün, akıllı telefon üreticileriyle elektrikli otomobil geliştirme konularının yan yana gelmesi tesadüf mü? Elbette hayır.

Otomobillere artık akıllı cihaz denmesinin sebebi, tıpkı akıllı telefonlarımız ve diğer elektronik cihazlarımızda olduğu gibi, pek çok yazılımsal ve donanımsal özelliğe sahip olması ve elbette, internete bağlanabiliyor olmaları (ağ bağlantısı sunan modeller için).

Güncel otomobiller, her ne kadar Türkiye’de fazla göremesek de artık, internete de bağlanabiliyor. Mesela Tesla otomobiller, internete bağlanabilme yetenekleriyle araç üzerinden Steam, YouTube, Netflix gibi pek çok servise erişmenize imkan sağlıyor.

Çok yakında satışa çıkacak Togg bile, internete bağlanması sayesinde pek çok şeye araç üzerinden erişmeye imkan sağlayacak. Bugün, akıllı telefonlarımız, TV’lerimiz ve daha pek çok şey artık internete bağlanıyor. Araçların da internete bağlanma durumu, en başta bize IOT yani nesnelerin interneti kavramını hatırlatıyor. Zaten bunu da bir süredir, akıllı anahtarlar ve telefon üzerinden araç kilidi açma gibi çeşitli şekillerle görebiliyorduk.

Ancak IOT’i de bir yerde içine alan, daha önemli bir şey günümüzde var, cihazlar arası ekosistem. 

Mesela bu konuda en başarılı şirket olan Apple’ı ele alalım. MacBook dizüstü bilgisayarınız, AirPods kulaklığınız, iPad’iniz ve iPhone’unuz, birbirleriyle sürekli iletişim halinde olabiliyor ve bu sayede, bir cihazda başladığınız işe başka bir cihazda devam edebiliyor, MacBook’unuz ve iPad’inizi eşleştirip Mac için ikinci ekran alanı oluşturabiliyor, tüm bunlara ek olarak cihazlarınızın durumunu tek bir uygulama üzerinden takip edebiliyorsunuz.

Bunları duyduktan sonra şu soruyu neden sormayalım, Apple’ın tanıtacağı bir otomobil, bu ekosistemin parçası olsa nasıl olur? Bizce harika olur.

Düşünün ki, aracınızla telefonunuzu eşleştirebiliyor ve otomobilinizde yer alan kameralar sayesinde, aracınıza yönelik şüpheli bir hareket olduğunda bunu anında öğrenebiliyorsunuz. iPhone’unuz sürekli, aracınız hakkında size bilgiler veriyor ve bu sayede, az önce bahsettiğim “yol arkadaşı” kavramından bile öteye bir deneyim elde etmeniz mümkün hale geliyor.

Peki konuyu Apple yönünden ele alırsak, yani Cupertinolu devin bu pazarda ne işi var? Az önce iki farklı kavramdan bahsettik, IOT yani nesnelerin interneti ve cihazlar arası ekosistem. Apple, bugün sağlam bir ekosistemin yanı sıra, yine sağlam bir hizmet ağına sahip. Apple TV, Apple Music, iCloud, Siri, Apple Haritalar Shazam… buraya ekleyemeyeceğim kadar çok servisi olan teknoloji devi, yenileri üzerinde de çalışmaya devam ediyor ve siz, iki farklı Apple cihazı bile bir araya getirdiğinizde, bu uygulamaların ekosistem içerisindeki uyumluluğuna anında hayran kalabiliyorsunuz.

Apple, tüm bu servislerini, geliştirdiği otomobiline de entegre ederek, arabasını cihaz ekosistem grubunun bir parçası haline getirebilir. Bu sayede, aklınıza gelmeyecek pek çok şey mümkün olabilir.

Hemen bir örnek verelim, diyelim her gün belirli saatlerde işe gidiyor ve yine benzer saatlerde işten çıkıp evinize dönüyorsunuz. Apple arabanız ve iPhone telefonunuz, birbirleriyle iletişim halinde olduğundan, siz aracınıza biner binmez otomobil, ev için navigasyonu başlatabilir. 

Ya da uzun bir yolculuk esnasında aracın arka koltuğunda oturanlar, kendi multimedya ekranlarından, iCloud’Taki fotoğraflarına bakabilir, oyunlar oynayabilir içerik tüketebilir. İsterseniz bu deneyime, bir de AirPods ekleyelim de, gece uyumak isteyenleri sesimizle rahatsız etmeyelim değil mi?

Evet, bizim yazdıklarımız elbette birer tahmindi, ancak daha fazlasının da olacağını ben düşünüyorum. Buradan da anlaşılabileceği üzere Huawei, Xiaomi ve Apple’ın, elektrikli otomobil pazarına girmede en büyük amaçları, bu otomobilleri de ekosistem ürünlerinin bir parçası haline getirmek.

Biliyorsunuz, Geely de, bir süre önce Meizu’yu satın almıştı. Bu satın alma da, otomobişler ve akıllı telefonlar arasındaki ilişkinin, gelecekte daha farklı noktaya geleceğinin habercisi. 

^Sebep 2: Teknoloji rekabeti

Otomobiller de dahil olmak üzere pek çok üründe kullanılan işlemciler ve diğer çeşitli donanımlar son dönemde inanılmaz şekilde gelişme kaydetti. Aynı anda, otomobillerde yer alan işletim sistemleri ve diğer özellikler de gelişmeye devam etti ve bu süreç, yeni bir araştırma alanı doğurdu.

Günümüzde pazarda adını sıkça duyduğumuz otomotiv şirket grupları da dahil olmak üzere pek çok şirket, sırf otomobil teknolojileri geliştirmek için özel Ar-Ge merkezleri kurdu. Otonom sürüş, araç içerisinde sunulan hizmetler ve akıllı özellikler, bu araştırma alanlarına dahildi. Elbette bu sektörde yeni bir yönelimle sonuçlandı ve artık hız, motor verimliliği gibi araçlarda sınırlı olan rekabet alanlarının yerini sayamayacağımız kadar fazla teknolojiyi içerisine alan bir rekabet alanı almaya başladı. 

Peki bugün, zaten akıllı telefonları, bilgisayarları ve kurumsal çözümleriyle teknolojinin pek çok kolunda faaliyet gösteren, onlarca Ar-Ge merkezi olan Huawei, Apple ve Xiaomi, kendi teknolojileriyle geliştirdikleri otomobilleri neden satışa sunmasın?

Özellikle Apple, bazıları çok saçma olsa da ortaya koyduğu inovatif fikirlerle akıllı telefon dünyasını halen domine etmeyi sürdürüyor. Şirketin bu gücünü, elektrikli otomobil pazarında da kullanmak istemesi gayet doğal. Çünkü ortada, ucu bucağı belirsiz bir rekabet alanı var ve bu rekabet, daha hızlı otomobil üretmekten veya daha fazla araç satışı yapmaktan çok daha büyük bir rekabet, teknoloji rekabeti.

^Sebep 3: Yüksek özgüven 

Evet, aslına bakarsanız bu, bir yerde şirketlerin başına bela açabilecek bir durum olsa da, diğer taraftan devlerin pazarda daha güçlü bir şekilde konumlanmasına da katkı sağlayabilir. Bugün, Huawei başta olmak üzere, elektrikli araç pazarına girmek isteyen veya bu alanda faaliyet gösteren Çinli şirketlere yatırım yapan şirketlerden hep şu sözleri duyuyoruz, gelecekte piyasada çok az oyuncu kalacak ve biz de onlardan birisi olacağız.

Elbette şu düşünülebilir, bu şirketlerin kasasında oldukça fazla para var, ve bunlar, yatırım amaçlı kullanılabilir. Fakat girişiminiz başarısız olursa, bunun bedeli de maalesef çok ağır olacaktır.

Bu nedenle otomotiv sektörüne girecek teknoloji şirketleri yatırım yaparken çok dikkatli olmalı diye düşünüyoruz.

Sebep 4: Hizmet ve dijital servis rekabeti

İlk sebebi anlattığım bölümde, bundan az da olsa bahsetmiştim, fakat biraz detayına inmek iyi olabilir. Bugün dijital servisler hayatımızın çok önemli bir parçası ve BMV, Mercedes, Tesla, hatta Togg gibi şirketler sizlerin araç kullanım deneyimini iyileştirmek için birçok partner ile işbirliği yapıyor. Bu şirketler, anlaştığı otomobil şirketleri sayesinde hem hizmetlerini tanıtıyor, hem de para kazanabiliyor.

Ancak hizmetlerini başka üreticilerin erişimine açmak yerine bazı teknoloji devleri, onları kendi otomobillerine dahil etmeyi ve müşterilere bu şekilde ulaşmayı hedefleyebilir. Bu sayede hem otomobil şirketleriyle, hem de dijital platformlarla rekabet edebilir. Bu, hem otomobillerde sunulacak dijital servislerin kalitesini artıracak hem de daha yeni ve farklı servislerin, elektrikli otomobiller için geliştirilmesini sağlayacaktır.

^Sebep 5: Çinli üreticiler için güçlü iç pazar

Elektrikli otomobil pazarına girmek için, sizin bile niyetiniz olabilir. Ancak bunun için şu iki şeyden birisine ihtiyacınız var, güçlü ve doygunluğa ulaşmamış bir iç pazar, veya yüksek gelir kaynağı ve baskın rekabet gücü.

Evet, buradaki “güçlü ve doygun iç pazar” Çin pazarını bize işaret ediyor. Biz Huawei, Xiaomi veya Apple’dan bahsetsek de, özellikle Çin’de, oldukça fazla yerel otomobil girişimi son zamanlarda sahneye çıkmaya başladı ve bunların bazıları da, Huawei ve Xiaomi tarafından destekleniyor. Bu girişimlerin hepsi elbette başarılı olamayacak, ancak hepsinin temeldeki çıkış noktası şu, ülkedeki güçlü iç pazar.

“Baskın rekabet gücü” için sanıyorum bir açıklama yapmamıza gerek yok. Bu da, Apple, Tesla gibi şirketleri ifade ediyor aslında. 

Peki bu şirketler neden elektrikli otomobil üretmek için bugünü tercih etti, daha önceleri neredelerdi?

Huawei, Xiaomi ve Apple, her zaman yenilikçi fikirler üreten, Apple, uzun süredir yüksek kâr yazan bir şirketti. Bu şirketler neden bugün, elektrikli otomobil geliştiriyor, ve daha önce niye otomobil pazarına girmeyi denemediler.

Öncelikle bu yönde birçok girişimin ortaya çıkış sebebini söyleyelim, elektrikli motor üretmek, benzinli veya dizel motor üretmekten çok daha kolay, dolayısıyla bu motorları satın almak da, montajını yapmak da daha az maliyetli.

Şimdi ve ikinci en önemli sebebe gelelim, bana göre, yazılım dünyasındaki gelişmelerin ve otomobil dünyasındaki gelişmelerin benzer dönemlerde yaşanması, bugün Apple gibi bir şirketin otomobil pazarına girmek için çalışma yapmasını sağladı. Yani aslında, bu bir tesadüf diyebilirim.

Çünkü, özellikle son 6 yıllık süreçte hem donanımlar çok gelişti, hem ekosistem ürünleri dediğimiz konu ortaya çıktı, hem de tüm bunlar olurken otomobil pazarı da bu gelişmelerden istemeyerek de olsa etkilenmek zorunda kaldı. Bu da, sektördeki rekabetin yön değiştirmeye başladığını gören teknoloji şirketleri için büyük bir fırsat yarattı. 

Daha önce neredelerdi? Sorusunun da cevabını aslında dolaylı olarak verdik ancak yine tekrar edelim, otomobil pazarı uzun yıllardır tekel konumda olduğundan ve rekabet alanı yakın zamana kadar belli sınırların içerisinde kaldığından, Apple, Huawei veya Xiaomi gibi şirketler bu pazara girmek konusunda bir düşünce içerisinde değillerdi. Mantıken düşündüğünüzde anlayacaksınız ki, zaten belirli bir güce ulaşmış otomotiv sektörüne, hiçbir yenilik yapmadan veya inovasyon sunmadan girmenin hiçbir makul açıklaması yok.

Sonuç

Aslında burada sorulabilecek birçok soru var, bu üreticiler otomotiv pazarında başarılı olabilirler mi? Yazılım rekabeti gerçekten tüketicilerin beklediği bir şey mi? … ancak bunların bir kısmının yanıtını zamanla alacağız, bir kısmını ise yine farklı yazılarıda ben tekrar değerlendireceğim. Ama bu içeriğimiz çok uzun oldu, artık bitirelim derim.

Baktığımızda, pazarda yalnız motor gücüyle değil, donanımla, sunduğu fark yaratan özelliklerle yer almak isteyen, farklı bir otomobil üretim grubunun oluştuğunu görmek hiç de zor değil. Nasıl ki dün, BMV, Mercedes ya da WV rekabetini konuşuyorsak, yarın da ürettikleri fikir ve inovasyonları sebebiyle Apple, Xiaomi veya Huawei’i bu pazarda konuşabiliriz. Belki bu süreçte, bazı üreticilerin pazara veda ettiğini bile görebiliriz. Tabii tüm bunları zaman gösterecek.

Peki siz, teknoloji şirketlerinin akıllı telefon pazarına girmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi lütfen yorumlar bölümünden bizimle paylaşın.

Resim kaynakları: ShiftDelete.NetDonanım Haber

Reaksiyon Göster
  • 0
    alk_
    Alkış
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    _z_c_
    Üzücü
  • 0
    _a_rd_m
    Şaşırdım
  • 0
    k_zd_m
    Kızdım

Uzun yıllardır teknoloji ile iç içeyim. İlk bilgisayar kullanmaya başladığım 2012 yılından beri, teknoloji benim en büyük tutkum oldu. İlerleyen yıllarda çeşitli konularda kompozisyonlar yazdım ve bazı yarışmalarda derece de elde ettim. Teknoloji araştırmalarımı YouTube, diğer teknoloji platformları ve forumlarda yaptım ve bugün bunlara ek yabancı kaynaklar ve makale tarzı içerikleri de inceliyorum. 2017 yılında yazım alanında edindiğim tecrübeleri insanlara aktarmak amacıyla Voice Tekno web sitesini kurdum ve o günden bu güne yazdığım haber ve özgün içeriklerle okuyucularımı memnun etme çalışmalarım devam ediyor. En büyük hayalim, bu platformu tanınan, bilinen bir yer ve teknoloji deyince insanların aklına gelen ilk platformlardan biri haline getirmek. Gelecekte bu konuda daha çok çalışma yapmayı ve iş birliklerimizi geliştirmeyi hedefliyoruz.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir