0

Yapımcı:

Capcom

Yayıncı:

Capcom

Tür:

Aksiyon, Macera, Gerilim Korku

Çıkış tarihi:

7 Mayıs 2021

Platformlar:

PC, PS4, Xbox One, PS5, Xbox Series S ve Xbox Series X

Bu sefer karşınıza Resident Evil serisinin en yeni halkasını, Resident Evil Village’ı incelemek için çıkıyorum. Evet, Geç kaldığımı biliyorum, Zaten hep geç kalıyorum da, Şimdi tekrar tekrar söylemekten, Orada burada yazmaktan dilimde tüyün, Klavyemde tuşun bittiği nedenleri tekrar sıralamayayım buraya.

Her zaman olduğu gibi seri ile nasıl tanıştığımı anlatarak girmek istiyorum konuya. Zaten bu benim bir geleneğim oldu iyice. Umarım bu geçmiş anılarımı okurken sıkılmıyorsunuzdur.😍

Yıllardan 2005 falan. Evde bir PS1 var ve bir kaç tane de oyun. Yanlış hatırlamıyorsam iki düzüne kadardı. :D
O PS1 de klasik olandı, Dualshock Controller’ların çalışmadığı ilk PS1’lerdendi.

O iki düzüne oyunu oynayıp dururduk ama, O oyunların arasında bir oyun vardı ki, İşte o oyun bizim başına oturduğumuzda kalkamamamızı sağlardı.
Evet, Doğru tahmin ediyor olabilirsiniz. Sonradan Remake ile içinden geçilen Resident Evil 3: Nemesis’ten bahsediyorum. Neyse bu konuya sonra değiniriz. :D

RE3’ün başına oturduğumuzda sınırlı mermi ile Raccoon City sokaklarında koştururken argo bir tabir ile altımıza ederdik. Çünkü o zamanlar korku oyunları ile ilk tanışmamızı RE3 ve RE1 ile gerçekleştirmiştik. Silent Hill mi dediniz? Meşhur piyano bulmacasını geçemeyip oynamayı bırakmıştık. :D

RE3’ü oynayanlar, O zamanın şartlarında Scripted’da olsa Nemesis her karşımıza çıktığında nasıl hissettiğimizi anlayacaktır. Güvenli olduğunuzu düşünüyorsunuz ama bir adım attığınızda, Arkanızdan bir cam kırılma sesi, Kapı kapanma sesi geliyor ve anında dibinizde Staaaaaarrrrs! diye bağıran ve size roket atar ile koşan bir Nemesis T-Type görüyorsunuz.

O zaman bitiremediğimiz oyunu 2015 gibi PC sürümünü oynayarak bitirdik ve yine aynı duyguları hissederek oynamıştık. Remake’i ise ne siz sorun, Ne de ben söyleyeyim. :D

Bu arada RE3’ün normalini oynadığımızı anlatırken kuzenimden bahsediyorum, Şimdi sürekli birinci çoğul şahıs eki kullanıp duruyor, Kimden bahsediyor bu sorusu canlanmasın aklınızda. :D

İncelemeye geçmeden önce belirtmem gerekirse neden onca RE3 anısı anlattığımı, Oyunun bazı yerlerinde tam olarak RE3 tadı aldım. İncelemede daha detaylıca anlatacağım zaten.

Gelelim asıl konumuza, Resident Evil Village’a.

Resident Evil Village, Kurt adam, Vampir, Zombi gibi bir çok korku filmi klasiğini içerisinde barındıran bir oyun. Hattaa o kadar barındırıyor ki, İçerisinde Frankenstein: Army of Death filmindden fırlamış gibi duran zombimsi yaratıklar da var.

Bu yaratıklardan karşımıza en çok çıkanı tabi ki bir Resident Evil oyunundan beklendiği gibi zombiler, Ama diğer türler de hiç azımsanamayacak kadar kendilerine yer buluyorlar oyunda.

Resident Evil Village, Hikayesel olarak Direkt olarak RE7’de olan olayların üç yıl sonrasında geçiyor.

Ethan ve Mia, Chris’in de diretmesi ile Chris’in gözetiminde olan bir yere taşınıyorlar ve burada kızları Rose ile yeni bir hayat kurmaya başlıyorlar derkeeen, Chris geliyor ve hiç beklenmedik bir biçimde Mia’yı öldürüyor, Rose’u ve bizi götürüyorlar ve macera başlıyor. Bence burası Spoiler’a girmiyor zira, Oyunu tanıtırlarken de birincil kişi olarak zaten bu sahneleri izledik. :D

Chris’in adamları bizi ve Rose’u götürürken, Bir araba kazası oluyor ve neresi olduğunu bilmediğimiz bir köyde uyanıyoruz. Yanımızdaki adamların hepsi ölmüş, Kızımız Rose kayıp. Bizim yapmamız gereken ise en basitinden Chris’i bulup “Karımı neden öldürdün lan” diye hesap sormak ve Rose’u bulup evimize dönmek.

Hikayeyi sanırım kabaca böyle ele alabilirim. Az önce de yazdığım gibi bu kutlu yol boyunca karşımıza Vampirler, Zombiler, Kurt adamlar ve 10-15 tane boss çıkıyor.

Bu boss’lardan şüphesiz ki birini internet ortamında görmemeniz imkansız. Bence daha yazmadan kim olduğunu zaten biliyorsunuzdur. Evet, Lady Dimitrescu’dan bahsediyorum.

Kendisi yol boyunca karşımıza çıkan ilk majör boss’lardan biri. 2,9 metre boyu, Uzun tırnakları ile sizi gördüğü yerde köşeye sıkıştırıyor. İşte oyunun tam olarak RE3’ü çağırıştıran bölgesi Dimitrescu’nun yaşamış olduğu kale bölümü. Her an acaba beni gördü mü, Gelir mi, Laaa ayak sesi geldi kaç kaç derken buluyorsunuz kendinizi.

Dimitrescu’nun kızları olan Bella, Daniela ve Cassandra ise Dimitrescu’nun kendisi kadar korkutucu değiller. Zaten kendilerini gördüğünüz süre 4 dakikayı bile bulmuyor. Şahsen Dimitrescu kadar olmasa da biraz daha ağırlık verilmesini isterdim bu üçlüye. Tamam, Bir arka plan hikayesi yazılmış fakat, Oldu da bittiye getirilmiş gibi. Gerçi bunun Daniela’nın aktörünün oyun yapılırken kolon kanseri yüzünden ölmesi durumundan olduğunu düşünüyorum. Bir de oyunda ölürken I Don’t Want A Diye diyordu.

Dimitrescu kalesinde geçirilen vakit eğer her şeyi tamamlamaya kasarsanız 1-2 saat sürebilir. Eğer bizim gibi bir oyuncuysanız, Yarım saatte tak fişi bitir işi kıvamında da oynayıp kale sekansını geçebilirsiniz.

Değinmeden olmaz, Dimitrescu, Yani bir diğer değişle MRS. X, O kadar abartıldığı kadar yokmuş. Ben kale dışında da bizi takip etmesini, En son bir yerde kıstırmasını isterdim. Öyle daha unutulmaz olurdu diye düşünüyorum.

Bu arada oyunun isminde de geçen köy fazla büyük olmasa da keşfetmeye açık. Kilitli kapıları, Toplanacak hazinesi bolca bulunuyor. Her bölgeden çıktığınızda bulduğunuz anahtarlar ile kilitli kapıları açıp, Ödülünüze ulaşabiliyorsunuz. :D Bu kimi zaman bir hazine, Kimi zaman bir silah oluyor.

Oyun boyunca karşımıza çıkan bölgelerden üçüncüsü ise bir bebek evini andıran bölge. Bu bölgede Elinizden tüm silahlarınız alınıyor, (RE7’deki Happy Bird Day Puzzle’ı gibi düşünebilirsiniz) ve sizi bulmacalar ile baş başa bırakıyor sevgili yapımcılar. Açıkçası bu bölgeyi Dimitrescu kalesinden daha fazla sevdim ve daha fazla korktum.

Yapımcılar bu bölgeyi tasarlarken ne düşündü bilemem fakat, İptal olan Silenthills’ten ilham aldıkları çok belli oluyor.

Bölgede belli bir yerde şu yukarıda görmüş olduğunuz bebe tarafından takip ediliyoruz ve açık söylemem gerekirse, Uzun pençeli Dimitrescu ablamızdan sonra en tırsınç yaratıklardan biri.

Bu bölgede de işimiz bittiğinde her zaman olacağı gibi köye dönüp, Açılmayan kapıları açabileceğimiz materyalleri kullanıyoruz.

Arada köyde karşımıza çıkabilecek kurtların koruyucusu oluyor, Ama eğer hazırlıklıysanız hemen öldürebiliyorsunuz. Fazla zorlayıcı bir yanları yok.

Oyunda bulunan bir diğer bölge ise suyun hakimiyet sürdüğü bir bölge. Açıkçası bu bölgeyi fazla beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Hem bölge olarak diğerlerine göre zayıf, Hem kullanımımıza sunulan teknemsi şey kullanışsız, Hem de Boss olarak en sönüklerden biri burada bulunuyor.

Şahsi olarak benim düşüncem, O kadar yaratıcılıktan sonra daha iyi bir şey ortaya çıkartılabilirdi. İnsan bazen daha fazlasını istiyor ki insan hep böyledir. :D

Bir sonraki bölge olan fabrika ise sulak bölgeden daha cezbedici. Burada karizmatik Heisenberg ile karşılaşıp robotlarını deviriyor, Sonrada Megatron VS Optimus Prime dövüşü yapıyoruz. :D Şahsen oyunun en ama en iyi Boss’u (üstelik film gibi epik bir boss savaşı) Heisenberg. Üstelik idealleri de var. :D

Bu yaratığımsı şeylerden bahsederek bir hayli zaman harcadığımın farkındayım, Ama bahsetmesem de olmazdı. Şimdi geçiyorum diğer özelliklere. Miranda’yı yazmayacağım yoksa beni topa tutarsınız. :)

Resident Evil Village, Büyük oranda Resident Evil 4’ten devşirme bir oyun. Envanter, Silah kullanımı, Hayvan avlama bakımından neredeyse aynılar ikiside.

Bu yukarıda gördüğünüz ekranda, Duke isimli tonton abimizin eşliğinde silah alışverişi yapabiliyor, Avladığımız hayvanları yemek yapması için ona verip güçlenmemiz için yemek hazırlamasını sağlayabiliyoruz. Normalde Duke’ün de görselini almıştım fakat bulamıyorum, Bu görseli koymak durumunda kaldım. :D Ayrıca Duke, RE4’teki satıcı gibi değil, Hikayesel olarakda oyuna yedirilmiş.

Silahlara yeni stock, Mermi kapasitesi, Atış gücü gibi güncellemeler yapabiliyoruz topladığımız hazineleri sattığımızda elde ettiğimiz paramızla. (Nasıl cümle oldu bu be.)

Hayvan avladığımızdan bahsetmiştim. Bu hayvanları Duke’e getirdiğimizde Can, Dayanıklılık gibi ekstradan yükseltmeler yapabiliyoruz. Açıkçası hayvan avlamayı duyunca Far Cry gibi mi olacak acaba diye düşünüp korkmuştum fakat, Bu da RE4’teki balıkları vurup can düşürdüğümüz seviye bir avlama. O yüzden içiniz rahat olsun, Avlama pek yer kaplamıyor oyunda. Ayrıca bu yükseltmeleri yapmasanızda oynayabiliyorsunuz. Biz oyun boyunca Duke’e sadece iki kere yemek yaptırdık ve her hangi bir yerde neredeyse hiç ölmedik. (Son boss dahil.)

Envanter sistemi de tıpkı RE4 gibi. Silahlar, Can eşyaları, Crafting malzemeleri, (RE7’de olduğu gibi kendi merminizi ve canınızı üretebiliyorsunuz) anahtarlar ve hazineler ayrı sekmelerde toplanıyor. RE4’teki envanter sistemini seven biri olarak bu özellik oldukça hoşuma gitti. Ayrıyetten Duke’den çanta büyütme Upgrade’ide alabiliyorsunuz RE4’te olduğu gibi.

Grafik konusunda bir şey söyleyemeyeceğim çünkü, Benim 750ti artık emektar olmaya başladığından, Grafikleri Nokia 3310 yılan oyunu kalitesine çekip oynamak zorunda kaldık. Yine de güzel bir deneyim sundu. En azından başından sonuna oynattı.

Müzik konusunda da oldukça sönük bir oyundu bence Village, Akılda kalıcı tek bir Soundtrack bile duymadım 9 saat boyunca.

Yavaş yavaş toparlamam gerekirse şunları artı, Şunları eksi diye sıralamaya başlayabilirim.

Oyunun köy atmosferi ve keşif hissi oldukça güzel.

Dimitrescu kalesi RE3 oynuyormuşsunuz hissini veriyor.

Bebek evi atmosferi oldukça gerici ve korkunç.

RE4’ten devşirme özellikleri oyuna cuk oturmuş.

Envanter sistemi oldukça oyuncu dostu.

Duke RE4’teki satıcının aksine hikayenin içerisinde yer alıyor.

Dimitrescu ve kızları daha iyi kullanılabilirdi.

Sulak bölge olmasa da olurdu.

Müzik neredeyse yok.

Kurt adam koruyucular fazla basit.

Tekne olmasaydı yüzerek geçseydik daha kullanışlı olurdu.

Sonuç olarak, Son yıllarda çıkan bazılarının korku diye nitelendirdiği yürüme simülatörü oyunlara “korku oyunu öyle değil, Böyle yapılır şekerlerim” diye tokat gibi bir cevap vermiş Capcom. Ufak tefek eksikleri var, Ama oldukça güzel bir oyun. Size korku dolu 9-10 saat geçirtecektir.

80.

Haydi ben kaçtım.

Reaksiyon Göster
  • 0
    alk_
    Alkış
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    _z_c_
    Üzücü
  • 0
    _a_rd_m
    Şaşırdım
  • 0
    k_zd_m
    Kızdım

Boş zamanlarında müzikle uğraşan, neredeyse 5 yaşından beri oyun oynayan, bilim kurgu seven bir garip adam. Sitenin oyun editörü. A.K.A. İncelemeci ve Erişilebilirlikçi çocuk.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir