1. Anasayfa
  2. Android

Üreticiler, Akıllı Telefon Pazarını Nasıl Öldürdü? İşte Sektörü Tek Düze Hale Getiren O Hata!

Bu yazımızda sizlerle yepyeni bir yolculuğa çıkıyor ve akıllı telefon pazarını gittikçe daha kötü hale getiren, telefonlardaki "Pro" takısının, bize ne yaptığını yakından tanıyoruz. Yeni özgün içeriğimi umarım beğenirsiniz...

Üreticiler, Akıllı Telefon Pazarını Nasıl Öldürdü? İşte Sektörü Tek Düze Hale Getiren O Hata!
0

Voice Tekno olarak, dönemsel yaptığımız, akıllı telefon sevkiyat raporları ve satış adetleriyle ilgili haberlere denk gelmişsinizdir. Pandeminin başladığı dönemden bugüne kan kaybeden pazarın, önümüzdeki yıla kadar kan alması beklenmiyor. Ancak böyle giderse de, bu kan kaybı durmayacak gibi görünüyor.

Şirketler, akıllı telefon pazarını öldürdü, artık konuşmanın zamanı gelmedi mi?

ÖNERİLEN: Xiaomi 12T Serisinin Özellikleri Sızdırıldı!

ÖNERİLEN: Snapdragon 8 Gen 2, Ultra Yüksek Frekanslı Bir versiyona Sahip Olacak İddiası!

ÖNERİLEN: AB, Google’ın Tekel Davasına Karşı Temyiz Başvurusunu Reddetti, Şirket 4,1 Milyar Euro Ceza Ödeyecek!

Cupertinolu teknoloji devi Apple, 6 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirdiği “Far Away” başlıklı etkinliğinde iPhone 14, iPhone 14 Plus, iPhone 14 Pro ve iPhone 14 Pro Max modellerinden oluşan iPhone 14 serisini tanıttı. Apple, iPhone 14 serisiyle birlikte ilk defa, Pro ve düz modeller arasındaki çizgiyi, hissedilir derecede  uzattı.

Apple, bu yıl çip krizini bahane ederek, iPhone 14 Pro ve iPhone 14 Pro Max’te, yeni A16 Bionic, diğer modellerde ise A15 Bionic işlemcisinin daha iyi GPU’lu versiyonunu kullandı. Üstelik tek fark işlemci değil, Pro modellerde tasarım da değişime uğruyor ve ön tarafta Apple’ın Dinamic İsland olarak isimlendirdiği, delik tasarımıyla karşılaşıyoruz.

Bu arada, amiral gemilerinde tasarım farklılıklarını, büyük ölçüde başlatan şirket Samsung, oraya birazdan geleceğiz.

Bu kadar keskin farklılıkların, iPhone satışlarını ne derecede etkileyeceğini söyleyelim, bana kalırsa, olumsuz bir etkilenme olmayacak ki ilk gelen veriler, işerin Apple’ın seveceği şekilde gittiği yönünde. Yani Apple, ABD’de en fazla iPhone 14 Pro Max ön siparişi almış, iPhone 14 Plus ise ön satışlarda iPhone 13 Mini’ye bile yaklaşamamış.

Şimdi dilerseniz kafayı çalıştıralım, uyguladığı bir politika, Apple’ın istediği şekilde sonuç verirse, yani şirket, müşterileri dolaylı olarak Pro modellere yönlendirirse ve bunda iyi bir sonuç elde ederse ne olur? Cevap çok basit, en büyük rakipleri, onu taklit eder.

Bugüne kadar Android üreticileri, Apple’ın uyguladığı pek çok politikayı, kendilerine uyarlayarak müşteri karşısına çıktı. Mesela kutudan şarj cihazının çıkmaması, iPhone 12 serisiyle diğer üreticilerce alay konusu edilirken, Samsung başta olmak üzere pek çok şirket, 2021 amiral gemilerinin kutusundan şarj cihazını çıkardı. Çevreyi koruma yalanıyla pazarlanan bu hamle sayesinde şirketler, daha fazla akıllı telefonu, tek seferde sevk edebilir hale geldiler.

Buraya belki pek çok şeyi koyabiliriz, kimisi iyi, kimisi kötü. Ama Apple, akıllı telefon dünyasında gerçekten saçma sapan standartların oluşmasını sağladı. Görünüşe göre kullanıcıların, bir amiral gemisi seçerken daha fazla seçeneği var ancak verdikleri paraya, amiral gemisi alıp almadıkları tartışılır.

Apple, bu işte en sade şirketlerdendi. 2008 yılında ilk iPhone ile başlayan akıllı telefon devriminde Apple, 2013 yılına kadar her yıl yalnızca 1 modelle tüketicilerin karşısına çıktı. 2013’de bu, iPhone 5C ile ilk defa 2’ye ulaştı ve iPhone 6 ve iPhone 6 Plus ile birlikte de, aynı performans için Apple, 2 farklı boyut seçeneği sunarak farklı müşteri gruplarını hedefledi.

2017 yılına kadar devam eden bu politika, iPhone 8, iPhone 8 Plus ve iPhone’un onuncu yılına özel tanıtılan iPhone X ile birlikte bir kez daha bozuldu. iPhone 8 ailesiyle hiçbir alakası olmayan iPhone X, Apple’ın akıllı telefon politikasında değişime gideceğinin ilk sinyali oldu. iPhone XS serisi ve iPhone XR ile 3 modelle, 2018 yılında da devam eden Apple, takvimler 2019’u gösterdiğinde ilk kez “Pro” takısını telefonlarında kullanmaya başladı.

Samsung tarafında da işler benzerdi. 2015 yılına kadar her yıl 1 adet Galaxy S, bir adet de Galaxy Note modeli satışa sunan Koreli dev, Galaxy S6 Edge ile birlikte, 2 farklı modelle sahneye çıkmaya başladı.

2017 yılında ise Edge panel standart oldu ve Galaxy S serisinde, ekran boyutu daha büyük bir Plus modeli görmeye başladık. 2019 yılında Plus modeli, Note 10+ ile Galaxy Note ailesine de geldi.

Samsung da, Galaxy S akıllı telefonlarının sayısını, 2019 yılında üçe çıkarmıştı.

Akıllı telefonların nasıl evrim geçirdiğini Apple ve Samsung üzerinden inceledikten sonra, dilerseniz bu değişimin, pazara ne yaptığına yakından bakalım.

Evet, Samsung’tan da, Apple’dan da, büyük boyutlu Plus modeller gördük, ancak bu modeller, her zaman, küçük boyutlu kardeşleriyle aynı amiral gemisi deneyimini sunuyorlardı. Yani çektiğiniz fotoğrafın kalitesi, cihazınızın tasarımı ve performansı, o yıl birlikte tanıtılan diğer kardeşiyle aynıydı. Ancak Apple, iPhone 11 Pro ve iPhone 11 Pro Max ile, Samsung da Galaxy S20 Ultra ile işi değiştirme yoluna gitti ve aynı seriye ait amiral gemileri, farklı deneyimler sunmaya başladı. Hoş geldin, her şeyin suyunun çıktığı dönem.

Evet, bunu daha önce yapan üreticiler yok muydu? Aslında vardı. Ancak hangisi, pazarda Apple ve Samsung kadar hakimdi? Ya da soruyu şu şekilde sormak lazım, hangi üreticinin cesareti daha yüksekti? Belki de hiçbirinin.

Huawei, benim Pro modelleriyle o dönemde hatırladığım Huawei, zaten Google ve ABD ambargolarıyla uğraşıyordu. Eğer yanlışım yoksa Xiaomi’nin, bu politikayı 2019 yılının sonlarında, orta seviye telefonlarında uygulamaya başladığını hatırlıyorum.

Her neyse, ilk kim yaptıysa yaptı, sonuç olarak bu iş, tüketiciye bana göre olumsuz yansıdı mı? Yansıdı.

Mesela iPhone 11 alanlar, LCD panel kullanmaya mecbur kaldı, iPhone 11 Pro alanlar ise, AMOLED ekranla daha iyi bir deneyim yaşadı. iPhone 11 ve iPhone 11 Pro modelleri arasında, kamera tarafında da bazı farklılıklar vardı ancak, bunlar çok keskin değildi.

Samsung’ta da, Galaxy S20 ultra’da gerçekten, serinin diğer modellerinin fazlasını sunan bir ürünle karşılaşmıştık. Yani Galaxy S20 ve Galaxy S20+, Galaxy S10 ve Galaxy S10+ya göre önemli yükseltmeler barındırıyordu.

Ancak 2021 yılında Samsung, işleri çok ciddi şekilde değiştirdi. Bir kere, Galaxy S21 Ultra haricindeki telefonlar, önceki nesillerin sahip olduğu birçok tasarımsal avantajı kaybetti. Bunların en başında malzeme kalitesi (metal kasadan plastiğe geçiş) ve kavisli ekranın terk edilmesi var. Üstelik kamera tarafında da, Galaxy S20 ve Galaxy S20+’ya göre ileri sıçrayış değil, geriye dönüş tüketicileri karşıladı.

Kabul etmek lazım, Samsung, bu işi yapma konusunda, bizim tüketicileri kandırmasıyla eleştirdiğimiz Apple’ın bile eline su dökememiş. Çünkü iPhone 12 ve iPhone 12 Pro modelleri arasında, bu kadar keskin çizgiler yoktu. iPhone 13 ailesinde ise, Pro modellerde daha iyi bir kamera ve lidar sensöre ek olarak, arka bölümde seramik cam tasarımı mevcuttu, yani burada da tasarımsal farklar, iPhone 13 serisiyle başladı diyebiliriz.

Ve bugün… Samsung, her ne kadar plastik tasarımdan vazgeçse de, Ultra ile diğer modeller arasındaki kalın çizgiyi, Galaxy S22 serisinde de korumayı sürdürdü ve Apple’dan da, bu konuda yeni bir yaklaşım gördük. Evet, aynı seriye ait amiral gemileri, ilk kez farklı performans gösteriyor.

Bunu da bu yılın başında, Oppo’dan görmüştük ancak, en başta da dediğim gibi, kimse Apple kadar pazarda standartları belirleyecek seviyeye erişmiş değil.

Dinamik İsland ve arka kamera kurulumunu boşverin, en azından, serinin kullandığı işlemciler farklı olmamalıydı. Apple bu hamlesiyle, kendi sözünü çiğnedi, çünkü şirket, bugüne kadar her yeni modelinde, aynı deneyimi sunmayı vaat etmişti.

Şimdi ne olacak?

Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilinmez, ama şimdiden, Samsung’un  Galaxy S23 serisinde farklı işlemciler kullanabileceği söyleniyor. Yani Ultra modeller haricinde, Snapdragon 8 Gen 2 yerine Snapdragon 8+ Gen 1 görebilirmişiz.

Xiaomi’den vs. henüz haber yok, ama umarım, bu saçmalık, diğer üreticiler tarafından benimsenmez ve amiral gemisiyle orta seviye akılı telefonların birbirine girdiği şu alanda, daha karmaşık durumlarla göz göze gelmeyiz.

Bu konuyu daha ayrıntılı olarak tartışacağım ancak, şu Pro modeli ilk çıkaran üreticiye buradan güzel dileklerimi gönderiyorum. “Pro” takısı, akıllı telefon pazarını, zaman içinde bırakın ileriye taşımayı, bu modeller haricindeki cihazları, seleflerinden geriye götürdü.

Peki Pro modeller nasıl olmalıydı, ya da Pro modeller sence olmalı mı? Diye soruyorsanız, elbette, ben Pro modellerin olmasına karşı değilim. Ama Pro modeller, kendilerinden önceki düz isimli modellerin halefi olmamalıydı.

Üreticiler, düz modellerini her zamanki gibi, yeni özellik ve yükseltmeler ve tasarımsal iyileştirmelerle geliştirip satışa sunmalıydı. Pro modeller ise, bu amiral gemilerinin üstüne inşa edilmeliydi. Yani belki tasarım daha premium olabilir, ya da kurumsal veya profesyonel/içerik üretici kullanıcılar için özel geliştirilmiş araçlara sahip olabilirlerdi.

Ama ben en temelde, Pro modellere karşı olduğumu söyleyebilirim. Çünkü “Pro” Galaxy S’yi öldürdü, Galaxy S Ultra yaptı. “Pro” iPhone’u öldürdü, iPhone Pro ya da iPhone Pro Max yaptı. “Pro” takısı, telefonların isim olarak özgünlüğüne büyük zarar verdi.

Eğer tüketicilere farklı seçenekler sunmayı arzuluyorsanız, bunu farklı şekillerde de yapabilirsiniz. Samsung’un bir dönem “Mini” modelleri vardı mesela. Apple da, iPhone XR isminden devam edebilirdi. Ya da iPhone SE modelleri, uygun fiyatlı iPhone isteyen kullanıcılar için her sene geliştirilen bir seri olabilirdi, ki gelen bilgiler, Apple’ın Mini yerine, SE serisini artık tüketicilere sunacağı yönünde.

Benim tahminim, yakında iPhone Plus da olmayacak, yani Apple, satışlar da böyle giderse “Plus” modeli, iPhone 15 Plus’ı bile görmeden tarihe gömebilir. Muhtemelen Plus modelini de, iPhone SE Plus gibi bir şekilde görürüz.

Temennim, üreticilerin pazarı mahveden bu isim politikasından bir an önce vazgeçmeleri ve telefonları özlerine döndürmeleri ancak, bu saatten sonra dediğim olur mu, ondan çok emin değilim.

Akıllı telefonlarda gelişmenin, doygunluğa ulaştığını ve üreticilerin de buna rağmen kazanma istekleri olduğunu anlayabiliyorum, ancak bu, tüketici deneyimini düşüren, yeni modelleri seleflerinden daha kötü hale getiren bir anlayışla olmamalıydı.

Yakında bu konuyu, video ile de ele alacağım. Tekrar görüşmek üzere.

Peki siz, “Pro” ve “Ultra” isimleriyle başlayan, akıllı telefon pazarındaki monotonlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi yorumlar bölümünde bizimle paylaşabilirsiniz.

Yazı Kaynakları
Reaksiyon Göster
  • 0
    alk_
    Alkış
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
  • 0
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    _z_c_
    Üzücü
  • 0
    _a_rd_m
    Şaşırdım
  • 0
    k_zd_m
    Kızdım

Uzun yıllardır teknoloji ile iç içeyim. İlk bilgisayar kullanmaya başladığım 2012 yılından beri, teknoloji benim en büyük tutkum oldu. İlerleyen yıllarda çeşitli konularda kompozisyonlar yazdım ve bazı yarışmalarda derece de elde ettim. Teknoloji araştırmalarımı YouTube, diğer teknoloji platformları ve forumlarda yaptım ve bugün bunlara ek yabancı kaynaklar ve makale tarzı içerikleri de inceliyorum. 2017 yılında yazım alanında edindiğim tecrübeleri insanlara aktarmak amacıyla Voice Tekno web sitesini kurdum ve o günden bu güne yazdığım haber ve özgün içeriklerle okuyucularımı memnun etme çalışmalarım devam ediyor. En büyük hayalim, bu platformu tanınan, bilinen bir yer ve teknoloji deyince insanların aklına gelen ilk platformlardan biri haline getirmek. Gelecekte bu konuda daha çok çalışma yapmayı ve iş birliklerimizi geliştirmeyi hedefliyoruz.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir