Haziran ayının ortasında bildiğiniz gibi Apple, WWDC etkinliğini gerçekleştirmişti. Bu etkinlikte geliştiriciler için yeni şeyler duyurulurken, Apple, diğer firmalara olan bağımlılığını azaltmak için yeni bir adım attığını tüm dünyaya duyurdu.
Bu adım, ARM tabanlı Silikon işlemciydi.
Apple’ın genel politikasını biliyorsunuzdur, İOS, MACOS ve WatchOS işletim sistemlerinin sahibi ve işlemcisini de kendisi tasarladığı için platformlar arası geçişi en başarılı sağlayan firma. Bu beraberinde bazı avantajları da getiriyor, mesela Apple platformu içinde her hangi bir işletim sistemi mağazasında aldığınız uygulamayı farklı bir Apple cihazda da kullanabiliyorsunuz.
Android ve Windows tarafına bir göz attığımızda, işlerin daha karmaşık olduğunu görüyoruz. Mesela Android’de tek bir donanım üreticisi yok, işletim sistemini geliştiren Google olsa da Samsung, Huawei gibi üreticilerin yazılım üzerinde yaptığı çok büyük değişiklikler var. Buna rağmen inovasyon ve verimlilik alanında Apple’ı yakalayamıyorlar, çünkü her şeyin hakimi değiller.
Windows tarafında da Microsoft’un yaptığı şey neredeyse tamamen yazılım. Donanım için İntel, AMD, Nvidia gibi şirketlerin kapısını çalmak zorunda ve yüzlerce donanım olduğu için bunların hepsinde sorunsuz çalışan bir işletim sistemi yapmak imkansız. Zaten görüyorsunuz, Windows 10 her bilgisayarda farklı sorunlar çıkarabiliyor.
Donanım üreticileri de Microsoft için çalıştığından dolayı, onlardan da böyle girişimler görmüyoruz.
Şimdi olayı bir toparlayalım. Google ve Microsoft, donanım için diğer üreticilere bağlı. Samsung ise donanım üretiyor ancak yazılımını Google ve Microsoft’tan alıyor. Diyebilirsiniz, Samsung neden kendi işletim sistemini yapmıyor? Aslında yapmışlardı ancak Android popülerleşince şirket bu işletim sistemine yöneldi VE KENDİ İŞLETİM SİSTEMİNİ RAFA KALDIRDI.
Hem açık kaynak kodlu işletim sistemlerinde hem de Windows’da tarafların birbirleriyle olan etkileşimi sınırlı ve bu yüzden Apple kadar başarılı bir ekossistem oluşturamıyorlar. Apple ise bu zamana kadar tek tarafın kendisi olmasını istediği için çaışmalarını sürdürüyor ve İphone ve İpad’lerde şirketin kendi işlemcilerini kullandığını görüyoruz. Şimdi ise bu alana, nilgisayarlarını da dahil etmek istiyor.
Apple bu sayede, tüm yazılımlarını, özgürce kontrol edebilecek ve sınırlamalara takılmadan kulanıcılara birçok yeniliği sunabilecek.
Gelelim bu olayın sektöre getireceklerine. Öncelikle şunu yine belirteyim, Apple’ın yaptığı bu hamle, birçok üreticiyi yeni şeyler denemeye zorlayacak. Bunun sonucunda Apple’ın başlattığı yeniliğe ayak uydurabilen donanım üreticileri ayakta kalacak, ayak uyduramayan veya girişimi başarısız bulan üreticiler ise tarihin tozlu yapraklarında kendilerine yer bulacak.
Apple’ın kendi işlemcisini üreterek aslında birçok sorunu ortadan kaldıracağını söyleyebiliriz. Çünkü işlemci, yazılım ve optimizasyon tamamen Apple’a ait. Bu sayede uzun pil ömrü, yüksek performans, işletim sisteminin diğer bileşenlerle uyumluluğu gibi konularda Apple’ı tutan bir şey olmayacak.
Apple, ARM tabanlı işlemciler sayesinde hem hafif bilgisayarlar üretecek hem de bu ürettiği bilgisayarlar, geçmiştekilerden çok daha performanslı olacak.
Yeni İpad’lerde bulunan A12Z işlemcisinin performansını duymuş olabilirsiniz, bu işlemci, kendine rakip bir sürü Macbook modelini geride bırakmıştı. Hatta adını hatırlamadığım bir uygulama sayesinde Mac için çıkan bir oyunu İpad’inizde sorunsuz oynayabiliyorsunuz. İpad gibi bir üründe Apple’ın böyle bir başarı yakaladığını düşünürsek, ARM tabanlı silikon işlemcilerinin sunacaklarını hayal bile edemiyoruz.
Bu İçerikte Ne Var?
Bir firmanın diğer üreticilere olan bağımlılığını azaltması ne tür avantajlar getirir?
Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı var. Bir şey ne kadar sizin olursa, ona o kadar hakim olursunuz. Apple bugüne kadar ürünlerinin performansını iyileştirmek için bir sürü adım attı, ve İphone ve İpad’lerde kendi donanımlarını kullanarak başarısını kanıtladı. Şimdi Mac cihazlarda kendi işlemcisini kullanarak, daha fazla şey yapmayı planlıyor.
İşin bizi ilgilendiren kısmına gelirsek, dediğim gibi en başta mükemmel bir ekosistem uyumluluğu bizleri bekliyor. Bunun yanında ARM işlemcilerin küçük yapısı hem daha hafif hem de daha ince bilgisayarlar göreceğimizin göstergesi.
Hepsi bu kadar da değil. Muhtemelen ilerleyen süreçte, Mac App Store üzerinde aldığınız profesyonel bir uygulamayı, İpad’inizde kullanabileceksiniz. Platformlar arası uyumluluk sayesinde Mac’inizde başladığınız bir çalışmaya diğer cihazlarınızdan devam edebileceksiniz.
Ve yüksek pil ömrü de bu yapbozun önemli bir parçası. Bu kadar özelliğin üstüne yüksek pil ömrünü de eklersek, başka bir şeye ihtiyacımız olmaz her halde.
Süreç nasıl olacak?
Apple, 2022 yılına kadar İntel işlemcileri bırakıp kendi ARM Silikon işlemcilerine geçmeyi planlıyor. Geçiş tüm cihazlarda (İmac dahil) olacak mı bunu bilmiyoruz. Mevcut modeller ise bir süre daha güncellenmeye devam edecek.
Sonuç
Apple’ın bu hamlesi, şuanda ARM tabanlı işlemci üreten birçok firmanın önünü açacak ve ARM, önümüzdeki yıllarda çok daha önemli bir çekirdek haline gelecek. Bunun sonucunda bazı üreticiler, konumlarını kaybedecek.
Apple yüksek performans sunan işlemcisini kendi ürettiği için maaliyette önemli düşüş yaşayacak. Bu sayede şirket, son zamanlarındaki hedefi olan maaliyet düşürme için önemli bir çalım atmış olacak.
Apple, şimdiden Microsoft, Adobe ve diğer birçok üreticiyle yazılım uyumluluğu için anlaştı, yani yeni Mac’ler piyasaya çıktığında birçok popüler içerik üretim yazılımını çalıştırabilecek.
Son olarak bu işlemcilerin kusurlarından da biraz bahsedelim. Mesela sanallaştırma desteği, bu işlemcilerde yer almıyor, yani Linux gibi bir işletim sistemini sanal makineye kurmak isterseniz en azından şimdilik kuramayacaksınız. Booot Camp ile Windows da kuramayacaksınız, çünkü Microsoft, ARM tabanlı Windows 10’u sadece üreticilere lisanslıyor.
Siz Apple’ın bu hamlesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yazıda eksik gördüğünüz bir yer var mı?